DİĞER
K24'te Temmuz ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Kültür-sanat camiası da sürekli krizin bir parçasıdır, ama kendisini sorunun bir parçası olarak sorgulamamaktadır. Oysa sanat uçsuz bucaksız ufuk genişliğinden söz almalı; hayatı kendisine çağırmaktan, bu uğurda saçmalamaktan sakınmamalıdır."
Ömer Faruk’un kaleme aldığı Bir Aşağılama Aracı olarak Çöp adlı deneme kitabı, Besim F. Dellaloğlu’nun sunuşuyla yakında kitapçılarda. Yeni İnsan yayınevi tarafından basılacak kitaptan kısa bir Tadımlık sunuyoruz…
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Hamam yazılı olmayan ama her müşterinin ezbere bildiği ve uymaya yeminli olduğu birtakım kuralları olan bir yerdir. Oraya giren herkes kıyafetleriyle birlikte toplumsal statülerini de çıkarmakta ve göbektaşının bulunduğu ana mekâna hem maddi hem manevi çıplak olarak girilmektedir."
“Kuvvetli tahaffuz çarelerinden birisi de aşıdır. Çiçek, kolera, tifo, veba, difteri, verem ve kızılın bugün aşıları vardır. Aşılananlar bu hastalıklara yakalanmazlar. Aşı sayesinde eski hükümdarlar gibi zaman zaman icrayi saltanat eden ve birçok insanların ölümüne mucip olan kolera, veba afetleri tarihe karışmıştır. Kızıl, kuşpalazı belki verem de unutulacak."
Ömer Faruk’un kaleme aldığı Bir Yaratıcılık İmkânı Olarak Kaos adlı deneme, Lacan üzerine çalışmalarıyla tanınan felsefe profesörü Nami Başer’in sunuşuyla yakında kitapçılarda... 6.45 tarafından yayımlanacak kitaptan kısa bir bölümü Tadımlık olarak sunuyoruz.
Okullarda zorunlu okutulan, ödev olarak verilen ve sınava konu olan kitaplar, çocukları okumaya yönlendiriyor mu? Yoksa, tam tersine bir etkisi mi var? Kendisi de hâlâ zorunlu tutulan kitapları okumaya devam eden lise öğrencisi yazarımız Zeynep Berru Köksal, konuyu kendinden küçük öğrencilere sordu... Zeynep, Dila, Canan ve Şirin’in bu konuda ne düşündüklerini tahmin etmek zor değil; ama röportajların asıl önemi, olayın boyutlarını birinci elden ortaya koymaları.
"Kordon (izolasyon) usulü özel yaşamı kısıtlıyor, işlerine gidemeyenler geçim sıkıntısı çekiyordu. Ahali Sultan II. Abdülhamid’in emriyle uygulanan tedbirlere, yalan haberler, dedikodular ve söylentilerle direniyordu. Salgın başladıktan sonra alınan her önleme bir kulp takılıp çeşitli söylentiler çıkarılıyordu..."
“COVID-19 günlerinde, en azından başlangıçta, bolca gürültü vardı; bilgi kirliliği. Çinlilere yönelen ırkçılık ve yorumunu analistlere bırakmamız gereken hayret verici bir tuvalet kâğıdı ihtiyacı vardı. Sorular vardı ama yanıtlar henüz yoktu. Sosyal medyada dolaşan tavsiyeler ve tecrübe anlatıları vardı ama korkular, kaygılar ve hezeyanlar daha çok yalnızlıkta, sessizlikte büyüyordu.”
“Yaşadığımız salgın günlerinin yarattığı haklı endişeye ve oluşturduğu gerilime bakınca, Poe’nun bazen ana karakter olarak, bazen de anlatacağı hikâyeye grotesk bir fon olarak kaleme aldığı salgın hastalıkların peşine düşmek kaçınılmaz görünüyor.”
Birkaç sene öncesine kadar bir kitabın sayfalarını kırıştırmak, kapağını kıvırarak okumak benim için kabul edilebilir bir davranış değildi. Kitap cümlelerinin altını da çizemez, yanlarına notlar da alamazdık...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.